SİTEM YAPIM AŞAMASINDADIR.
   
  SİTEME HOŞ GELDİNİZ
  GENÇLERE SESLENİŞ
 
İnsan yetiştirmede gözden uzak tutulmaması gereken ve hiç eskimeyen metod "öğüt'tür. "Nasihat, ders, vaaz, hatırlatma" kelimeleri ile de ifade edilebilen öğüt, insan yaratılışına uygun bir tarzdır. Yaratılışa uygun olduğunu da bir adı "öğüt" olan Kur'ân-ı Kerimden öğreniyoruz.

Kur'ân metodu

Meselâ, Cenab-ı Hak, peygamberi Nuh Aleyhisselâma, "Cahillerden olmayasın diye Ben sana öğüt veriyorum" buyuruyor. (Hud Sûresi, 46
)
Allah, insanlara rehber olarak gönderdiği peygamberleri seçtikten sonra eğitiyor ve İlâhî öğütler, o peygamber hayatta oldukça devam ediyor. Kendilerine müstakil kitap gönderilen peygamberlerin kitaplarında bu öğütler bir bütün halinde mevcuttur. Bunun bir örneğini Musa Aleyhisselâmda görüyoruz: "Biz Musa'ya verdiğimiz Tevrat levhalarında öğüt olarak her şeyi yazdık." (Araf Sûresi, 145.)
İnsanlara İslâmı ulaştırmada, sonsuz mutluluk sırlarını sunmada Cenab-ı Hakkın Peygamber Efendimize (a.s.m.) tavsiyesinde de "öğüt" metodunu görüyoruz:
"İnsanları, Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütlerle davet et." (Nahl Süresi, 125.)
"Onlara öğüt ver ve kendilerini ıslâh etmeleri hususunda tesirli bir söz söyle." (Nisa Sûresi, 63.)
Öğüdün Kur'ânî bir eğitim metodu olduğunu Lokman Aleyhisselâmın şahsında görüyoruz. Kitabın başında da bir bölüm halinde yer aldığı gibi, Lokman Sûresinde, "Hani Lokman oğluna öğüt verirken demişti ki: Oğul (Ey oğul!)..." tarzındaki üslûp bunun güzel bir örneği mahiyetindedir.

Peygamber metodu


Kur'ân'dan sonra öğüdün bir insan yetiştirme yolu olduğunu hadis-i şeriflerde de görüyoruz. Kendisini, "bir eğitimci", "bir öğütçü" olarak vasfeden Efendimiz (a.s.m.), üç kere üst üste "Din öğüttür" gerçeğini hatırlatıyor ve aynı zamanda öğüt üslûbunu kullanmamızı tavsiye ediyor: "Bir kişi din kardeşinden öğüt isterse, ona öğüt versin" buyuruyor. (Müsned, 4:259)
Kitabın baş kısmında da dikkatinizi çekeceği gibi Peygamber Efendimiz, Hz. Enes ve Hz. Abdullah bin Abbas gibi küçük yaşta hizmetine giren sahabilere, "Ey oğul!" şeklinde öğüt veriyor, fiilî olarak bu tarzı gösteriyordu.

Çalışmanın seyri

İlk çalışması dört sene önceden başlayan bu araştırmamız zaman içinde gelişerek şekillendi. Araştırmamızda dikkate aldığımız cihet, "İslâm eğitim tarihinde ey oğul öğütleri" şeklinde başladı. Önce bu konunun pîri olan İmam-ı Gazâlî'nin Eyyühe'l-Veled kitabının çeşitli tercümelerinden derlemeler yaptık. İmam-ı Gazâlî'den önce "Ey oğul!" tarzında yazılmış öğüt kitapları varsa da, İslâm tarihi boyu geniş halk kitlesi tarafından meşhur olan Eyyühe'l-Veled'tir. Zaten Ebû Hüreyre Hazretlerinin öğütleri de bu eserin içinde bulunmaktadır.
"Bu öğüdün kaynağı Kur'ân ve hadiste var mı?" derken, Lokman Hakîm'in başta Kur'ân-ı Kerim olmak üzere, âyetlerin tefsirlerinden derleme ve tercümelere doğru gittik.
İmam-ı Gazâlî'den başka diğer âlimlerin kitaplarından bu tarzda nasihatlerin araştırması esnasında, Allah'ın bir lütfü olarak, karşımıza birbirinden güzellikte öğütler çıktı. Artık kütüphanelere bu gözle bakmaya başlıyordum. Elime aldığım her kitapta "Aradığın bende de var" diye mesajlar alıyordum sanki...
İmam-ı Ali'nin (r.a.) hutbe ve sözlerinin derlendiği Nehcü'l-Belâğa´dan. Abdülkadir Geylânî Hazretlerinin Fethü'r-Rabbani´sine, Hazret-i Mevlânâ'nın Mesnevisinden İbrahim Hakkı Hazretlerinin Mdrifetnâme'sine, İmam-ı Rabbanî'nin Mektubatından Şair Nâbî'nin Hayriye'sine, Mercimek Ahmed'in Kabusnâme'sinden Üstad Bediüzzaman'ın Mesnevî-i Nuriye'sine varıncaya kadar bütün eserleri hep bu açıdan incelemeye başladım.
Kaynak olarak ulaştığımız bütün bu eserlerin ortak özelliği ya tercüme oluşu, ya sadeleştirilmiş oluşuydu. Bunun yanında gerek tercüme metinleri, gerekse sadeleştirilmiş metinleri olduğu gibi nakletmek mümkün olmuyordu. Daha rahat anlaşılması ve her seviyeden okuyucunun istifadesinin kolaylaşması için bazı tasarruflarda bulunma yoluna gittik.
Ancak, bizzat tercüme ettiğimiz metinlerde olsun, üslûp bütünlüğünü aradığımız metinlerde olsun, mânâyı ve özü kaybetmemeye çalıştık.

 Neden "ey kızım" değil?

Burada bazı okuyucularımızın zihninde belirmesi muhtemel bir istifhama da açıklık getirmeye çalışalım: O da, "Bu kitaplarda hitap neden sadece 'Ey oğul!' tarzındadır; 'Ey kızım!' şeklinde bir hitabın bulunmayışının sebebi nedir?"
Her şeyden önce İslâm âlimlerinin bu tarzı tercih et-melerinin sebebi, Kur'ân-ı Kerimi örnek almalarıdır. Hazret-i Lokman'ın oğluna öğüt veriş tarzı bu şekilde bir üslûbun gelişmesine sebep olmuştur.
Gerek Kur'ân'daki öğütlere, gerekse Kur'ân'ı taklit ederek yazılan bu eserlerdeki öğütlere baktığımızda, bu öğütlere sadece erkeklerin değil, kadın-erkek ayrımı gözetmeden her yaştaki insanın ihtiyacının olduğu görülecektir. Zaten Kur'ân'ın muhatabı kadın-erkek bütün insanlıktır.
Bu vesile ile şu hususu da ifade etmeden geçmeyelim. Günümüz Türkiye'sinde mazisinden koparılmış bir neslin canhıraş inleyişi kulaklarımızı tırmalıyorsa, bu durum, vahye savaş açmış Batı kaynaklı bir eğitimin meyvesinden başka bir şey değildir. "Bana öğüt verme, para ver" anlayışıdır ki, koca bir nesli özünden ve değerlerinden mahrum yaşatmıştır. "Öğüt" almayı zül telâkki eden anlayış, her türlü yolsuzlukların ayaklarımıza dolaşması neticesini üretmiştir.
Bunun içindir ki, bu eserin özellikle gençlerimizin başucu kitabı olacağı ümidindeyiz. Esasen kendim araştırırken ve yazarken çok istifade ettim. Bu çalışmamız, ahlâklı, iffetli, edepli ve efendi bir neslin yetişmesine yardımcı olacaksa çok sevineceğim. Başan Allah'tandır.


KUR'AN-I KERÎMDEN "EY OĞUL!" ÖĞÜTLERİ
 
"Ey oğul" öğüdünün birinci ve asıl kaynağı Kur'ân-ı Kerimdir. Bir nasihat, zikir ve öğüt kitabı olan Yüce Kitabımız bu konuda da bizlere mükemmel bir örnek ve kılavuz olmaktadır. Kur'ân'da geçen bu mânâdaki öğütler peygamberlerden oğullarına olmaktadır. Bu peygamberlerin başında da Hz. İbrahim, Hz. Yakup ve Hz. Lokman gelmektedir. Bilindiği gibi ilk iki peygamberin oğulları kendileri gibi birer peygamberdi. Dolayısıyla bu öğütlerin bir kısmı peygamber babadan, peygamber oğula olmaktadır ki, çok hayati bir mahiyet arz etmektedir.
 
Hz. İbrahim ve Hz. Yakub'un oğullarına öğütleri:
 
"İbrahim ve Yakup kendi oğullarına 'Ey evlatlarım' diye tavsiyede bulunmuştu. 'Allah sizin için bu dini seçti. Siz de sebat edin ve ancak Müslüman olarak ruhunuzu teslim edin.
"Yakub'a ölüm gelip çattığında siz orada mıydınız? Hani o oğullarına 'Benden sonra neye ibadet edeceksiniz?'
diye sormuş, onlar da şöyle cevap vermişlerdi. 'Biz senin ilâhın ve ecdadın İbrahim'in, İsmail'in ve İshak'ın ilâhı olan bir tek Allah'a ibadet edeceğiz. Biz yalnız Ona teslim oluruz."1
 
Hz. Yakub'un oğlu Hz. Yusuf a öğütleri:
 
"Babası, 'Rüyanı sakın kardeşlerine anlatma yavrum," dedi. "Yoksa sana bir tuzak kurarlar. Şüphesiz ki şeytan insanın ap açık bir düşmanıdır.
"Rabbin seni böylece seçkin kılacak, sana rüya tabirini öğretecek ve bundan önce ataların İbrahim ve İshak üzerine peygamberlik nimetini tamamladığı gibi, senin ve Yakup oğullarının üzerine de nimetini tamamlayacak. Muhakkak ki Rabbin her şeyi hakkıyla bilir, her işi hikmetle yapar."2
 
Hz. Yakub'un diğer oğullarına öğütleri:
 
"Sonra dedi ki: 'Oğullarım! Şehre bir kapıdan girmeyin. Ayrı ayrı kapılardan girin. Gerçi Allah'ın takdir ettiği birşeyi ben sizden geri çeviremem. Hüküm ancak Allah'ındır. Ben Ona tevekkül ettim. Tevekkül etmek isteyenlerde Ona güvensin."3
"Oğullarım!
"Gidip Yusuf ve kardeşi hakkında haber araştırın. Allah'ın rahmetinden de ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler güruhundan başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez."4
 
1. Bakara Suresi, 132-133
2. Yusuf Suresi, 5-6
3. Yusuf Suresi, 67
4. Yusuf Suresi, 87
 
Hz. İbrahim'in oğlu Hz. İsmail'e öğütleri:
 
"Oğlu İsmail kendisiyle beraber iş yapacak yaşa gelince İbrahim ona dedi ki:
'Oğlum, ben rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm. Sen buna ne dersin?' İsmail ise, 'Babacağım,' dedi. 'Sen emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın."5
Hz. Nuh'un oğluna öğütleri:
"Gemi onlarla beraber dağlar gibi dalgalar içinde akıp gidiyordu. Nuh ayrı bir yere çekilmiş bulunan oğluna, 'Haydi yavrum, bizimle beraber gemiye bin ve kâfirlerden olma' diye seslendi."6
 
5.Saffat Suresi, 102.
6.Hud Suresi, 42.
HADÎSLERDE "EY OĞUL" ÖĞÜTLERİ
 
Sevgili Peygamberimiz en büyük nasihatçı ve en güzel, en özlü konuşan bir insan. Başta on yıl hizmetinde bulunan çocuk yaştaki Hz. Enes olmak üzere ve yine aynı yaşlarda olan amcasının oğlu Hz. Abdullah İbni Abbas'a "Ey oğul!" manasına gelen hitaplarda bulunarak öğütler vermiştir. Bir örnek olması açısından bunlardan birkaçını sunmak istiyoruz.
 
Enes bin Mâlik Resülullahın (a.s.m.) kendisine şöyle buyurduğunu rivayet eder:
"Ey oğul! Gücün yettiği kadar kalbinde kimseye karşı kötü bir şey olmaksızın sabahlamaya ve gecelemeye çalış.
"Ey oğul! Bu benim sünnetimdendir. Kim benim sünnetimi ihya eder, yaşatırsa beni sevmiş olur; kim de beni severse, Cennette benimle beraber bulunur."7
 
7.     Tirmizi, edeb:63
 
Enes bin Malik rivayet ediyor: Resulullah (a.s.m.) bana şöyle buyurdu:
"Ey oğul! Evine girdiğin zaman evdekilere selam ver. Verdiğin bu selâm hem sana, hem de ailene bereket getirir."8
 
Abdullah bin Abbas rivayet ediyor:
Birgün Resülullahın (a.s.m.) terkisinde bulunuyordum.
"Ey oğul, sana bazı şeyler öğreteyim" dedi ve şöyle buyurdu:
"Sen Allah'ın emir ve yasaklarım koru ki, Allah da seni korusun.
"Allah'ın emir ve yasaklarına riayet et ki, Onun yardım ve inayetim devamlı yanında hazır bulasın.
"Bir şey isteyeceğin zaman Allah'tan iste. Bir yardım dileyeceğin zaman Allah'tan yardım dile.
"Şunu da iyi bil ki: Bir hususta yardım etmek maksadıyla bütün millet biraraya gelse Allah'ın senin için takdir etmiş olduğundan öte bir yardımda bulunamazlar.
"Sana zarar vermek maksadıyla hepsi biraraya gelseler, yine Allah'ın senin hakkında takdir ettiğinden öte bir zarar veremezler.
"Kalemler kaldırılmış, sahifeler kurumuştur. Meydana gelecek her şey önceden tesbit ve takdir edilmiştir."9
 
8.     Tirmizi, istîzan:10
9.     Tirmizi, Sıfatü'l-Kıyame:5
 
   
  BENİM HAKKIMDA NE DÜŞÜNÜYORSAN ALLAH SANA İKİ KATINI VERSİN. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol