SİTEM YAPIM AŞAMASINDADIR.
   
  SİTEME HOŞ GELDİNİZ
  GÖNLÜMCE
Tüm İllerin İmsakiyesi
myspace layouts, myspace codes, glitter graphicsBAKİ KOÇAK





İyiliği gizlemek, kötülüğü gizlemekten daha üstündür. (Ebu Bekir Ferra)

Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım başım göğe ererdi. (İmam-ı Azam)

İnsan, alışkanlıklarının çocuğudur. (İbni Haldun)

Herkes herkese bir lokma şey verebilir ama boğaz bağışlamak, ancak Allah’ın işidir. (Mevlana)

Güzel söz söyleyen, kimseden kötü söz işitmez. (Firdevsi)

Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak, onu aramamak demektir. (Mevlana)

Avcı nice al (tuzak, hile) bilirse, ayı da onca yol bilir. (Kaşgarlı Mahmud)

Haksızlık karşısında eğilmeyiniz; çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz. (Hz. Ali (r.a))

Güzel konuşmanın sırrı, lüzumsuz sözleri terk etmektir. (Hz. Ebubekir)

Özü doğru olanın, sözü de doğru olur. (Hz. Ali (r.a))

Birliğin kederi, ayrılığın safasından daha hayırlıdır. (Yahya bin Muaz)

Her gecenin bir gündüzü vardır. (Hz. Ali (r.a))

Sakladığın sır senin esirindir. Açığa vurursan sen onun esiri olursun. (Hz. Ali (r.a))

Bütün kötülüklerin anahtarı, hiddettir. (Cafer bin Muhammed)

Kesilmiş koyuna derisinin yüzülmesi elem vermez. (Hz. Esma)

Güzel ahlak; bağışlayıcılık, sabır ve tahammüldür. (Hasan-ı Basri)

En iyi nasihat; iyi örnek olmaktır. (Malcolm X)

Nefis üç köşeli dikendir, ne türlü koysan batar. (Mevlana)

Geçmişler geleceğe, suyun suya benzemesinden daha çok benzer. (İbni Haldun)

İnce sözler keskin kılıca benzer, kalkanın yoksa geri dur. (Mevlana)

Gerçek zengin, bilgisi çok olan insandır. (Hz. Ali (r.a))

Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol. (Mevlana)

Cevizi kırıp özüne inemeyen, hepsini kabuk zanneder. (İmam Gazali)

Hayat, iman ve cihaddır. (Hz. Hüseyin (r.a))

Haksızlığa baş kaldırmayanlar, onlardan gelecek her kötülüğe katlanmalıdırlar. (Hz. Ali (r.a))

Hayatında ekmeği yenmeyen kimsenin adı, ölümünden sonra anılmaz. (Şeyh Sadi)

Hiç kimse, diğer bir kimsenin kulu değildir. (Hz. Ali (r.a))

Uzun mesafelere ulaşmak, yakın mesafeleri aşmakla mümkündür. (İmam Gazali)

Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor. (Abdulhamid Han)

En büyük felaketler içinde bile ümidini kaybetme, unutma ki ilik, sert kemiğin içinden çıkar. (Hafız Şirazi)

Cahillerin kalbi dudaklarında, alimlerin dudakları kalplerindedir. (Hz. Ali (r.a))

Her kalbin çarpıntısı kendi ecelinin ayak sesleridir. (Beyazidi Bestami)

Mal cimrilerde, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa işler bozulur. (Hz. Ebubekir (r.a))

Gecenin ne kadar uzun olduğunu ancak hastalar bilir. (Sadi)

Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur. (Hacı Bayram-ı Veli)

Zalimler için yaşasın cehennem. (Bediüzzaman Said Nursi)

Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır. (Bediüzzaman Said Nursi)

Tatlı suyun başı, kalabalık olur. (Mevlana)

Kurdun elinden çobanlık gelmez. (Sadi)

Eğri ok, doğru yol almaz. (Hz. Ali (r.a))

Hiçbir acı, cehaletten daha fazla zahmet verici değildir. (Hz. Ali (r.a))

İnsanı maskara eden, dilidir. (Sadi)

Ham düşünceleri, ancak akıl pişirir. (Firdevsi)

Fırsatlar da bulutlar gibi çabucak geçer gider. (Hz. Ebubekir (r.a))

Hasedciye rahat, kötü huyluyu da şeref yoktur. (Ahnef bin Kays)

Çocuklarınızı kuzu gibi büyütmeyiniz ki, ileride kuzu gibi güdülmesinler. (Şeyh Sadi Sirazi)

Hükümetlerin en kötüsü, suçsuzu korkutandır. (Beydeba)

Hükümdar köylünün yumurtasını alırsa, adamları bütün tavukları alır. (Sadi)

Bin zulme uğrasan da, bir zulüm yapma. (Hz. Ali (r.a))

Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. (Mevlana) 



Çanakkale Şehidlerine

Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,

- Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,

Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"

Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!

Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.

Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun; Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.

Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...

Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,

Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı! hayasızcasına,

Maske yırtılmasa halâ bize affetti o yüz...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.

Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.

Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de o namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.

Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman o orduyu seyret ki, bu tehdide güler!

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?

Hangi kuvvet onu, haşa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.

Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;

Bu göğüslerse Huda'nın ebedi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.

Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.

Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.

"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;

Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,

Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,

Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor son Peygamber.



Mehmet Akif Ersoy 



Binbir Umut Sokağı Ve Sen
Dağlar mı ne
Omuzlarımda hoşça kal sedası
Bir yük,
Yüreğimdeki güç /emanet/ gülüşlerim
Amentüsü çalınmış sevdanın
Gömülmemiş ölüye mirasıdır…
Nefes alış verişlerce acıyan.
Perdeleri sıyrılmış oda
Bomboş bir ev
Ümitle beklenen kapı
Ve gelmeyen sevgili
Ardında hoşça kal sedası kara kelam
Ey sevgili
Ayakların ak zambakları eziyor gibi
Gidişin
Adımladıkça uzaklara
Uzaklardan… uzaklara
Yürek suyuyla açmış.
Eflatun gülüşlerinide aldınmı yanına
Somurtmalarını olsun bırakmadınmı
Bin bir umut sokağında
İzindemi kalmadı kaldırımlarda…
Hoşça kal sedası bir ses
Omuzlarımda gül destesi
dağlarmı ne,
yaşanmışlıklarca ihtiyar
gözlerim dalıp gitmiş
birazdan gelecekmişsin gibi…
biliyorum,
yutkunmalarıma takılacak sözlerim
külün nasıl yandığını anlatamayacağım sana
gönlümü savuramayacağım ayaklarına
kaldırımlara söyleyeceğim yine
/dinle!
Sarsılma…
Ses katma şahitliğine,
Hüzne boyama rengini
Allah aşkına
Üstünde yürüyen, incinir/
sonra
aramızda zemheri… demir kapı
üşümeyi unuttum…
bin bir ümit sokağı
teker teker kapanan kepenkler
camına vuran her yağmur damlası
gözlerimde yoğunlaşmış bulutların
feryadı…
dostum diyen bir ses
perdeleri sıyrılmış oda
‘babacandan kiralık’
Gözlüklü bir adam
gitti diyor,gitti…
kavilleşmediydik belki ama
akşam sefalarından kokular süzdüydüm
koynuna taşımaya,
gül dalı bir tarak yaptım
/ellerimle/
saçlarını taramaya…
bin bir umut sokağı
avuçlarım terli,kalbim emanet
gelirsen eğer
söyleyeceğim sana
Kirpiklerimi nereye sakladığımı.
Ali Rıza ERSEN

 







 
   
   
 
BENİM HAKKIMDA NE DÜŞÜNÜYORSAN ALLAH SANA İKİ KATINI VERSİN. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol